31 Mart 2012 Cumartesi

S*ktir Et.


''siktir et demek sizi iyi hissettirir mücadeleden vazgeçmek, ne hoşunuza gidiyorsa onu yapmak, çevrenizdekilerin sizin hakkınızda düşündüklerini umursamamak ve kendi yolunuzdan gitmek harika bir duygudur''
kitabı D&N raflarında görüp beş ay önce almıştım okumuştum, kişisel gelişim değilmiş bu kitap doğunun boşverme fikrine batının bakışıymış blah blah blah, okuduktan sonra bu kelimeye ağzın alışıyor öyle herşeyide boşveremiyorsun hiiç boşuna okuma, okunmayacak kitaplar listemin başında..tabii ki harikadır canının her istediğini yapmak ama ulaşmak istediğin bir yer olur, bir yol olur, o yolu canın istemez uzundur yorucudur ama gidersende harika olur ya ulaşınca hani.. işte o nu değerli kılanda o yolu çekmiş olmandır
hazırlanması zorunlu ve zor olan günlük planlarıma söylenebilecek en uygun kelime midir kitabın ismi?.. çok isterdim demeyi.. aldım kitabı koydum planların ortasına sonra dedim ben planları boşverirsem mezun olamam hayallerimi gerçekleştiremem..sonra aldım kitabı elime karıştırdım.. sayfa 101in başlığı; ''planlara ve amaçlara siktir et deyin.'' sayfa 102,''planlar ve amaçlar harikadır''
oh ne harika kitabın arka kapağında John C. Parkin in resmine bakıp ''derdin ne senin bi karar ver birde siktir git'' dedim.. gerçekten de tekniğin işe yarıyormuş, rahatlatıyormuş kusura bakmazsın artık Parkin :)

#karıncalara ekmek verdik. ama yanlışlıkla iki karınca öldürdüm.

en büyük portakal baba, onun biraz küçüğü anne, mandalinada onların çocukları :)
mesela bir resim düşün yukarıda bulutlar sol tafartan gülümseyen bir güneş,bak bu da ev bacasından dumanlar tütüyor..resmin en ortasında bir anne bir baba onların ortasında ellerinden tutmuş bir çocuk :)
işte bir oyun hamuru ben küçükken çamurdan yapardım şimdikiler oyun hamurundan, olsun pasta pastadır! ben çamurdan yapardım sonra parka giderdik çiçek toplayıp süslerdik ağaç dallarından mumlar yapardık, harika bi çocukluk yaşamışım be, ben neymişim diyorum şimdi :) o saklanbaçlarda sosyalleşmişim o çamurlar küçük kaslarımı geliştirmiş duygusal olarak iyi hissetmemi sağlamış , anneciğim sağ olsun zaten öz bakım becerilerimi geliştirmeye pek meraklıymış!
ama benimle göz kontağı kurup kimse konuşmadı, boy hizama kimse eğilmedi, ben büyüklere bakarken kafamı kaldırmam gerekiyordu.. aile yemeklerinde çocuklar hep farklı bir bölümde yerdi, salatanın olmadığı masada,, sanki çocuklar salata yemez mi? hayır çay da içmezler kahvede çünkü çocuk onlar! aman hemen olumsuzu oynamıyım tabii ki olumlu yönleride var mesela ben çocuğuma bi birey olduğunu hissettiricem insan olmanın yaşla bir alakası olmadığını, kahve içince kararmadığını , hatta türk kahvesinin faydalarını anlata anlata içiricem salatayıda öyle.. hatta o kahvesinin telvesini ellerine sürerse yumuşattığınıda söylicem :)
günlüğümü buldum pıtır pıtır döküldü aklıma çocukluğum :) bkz: ''sevgili günlük, onu bugün çok gördüm biliyorum oda beni seviyor tam onalrın sınıfına giricekken o çıktı hemen kapıdan utandı '' daha oniki yaşımdayken yazmışım gülmekten karnım ağrıdı ne platonik takılıyormuşum yahu :D eğer günlüğüm birinin eline geçerse tüm sırlar saklı bu defterde annem hakkında babam hakkında ablalarım hakkında ve dahası tüm aile dosları hakkında her şeyi yazmışım o yaşımda :D
07.05.2006 Sevgili günlük; bugün annemle balkonda çekirdek yedik. babam geldi dışarı çıktık. karıncalara ekmek verdik. bugün yanlışlıkla iki karınca öldürdüm.dışarıda top oynadım.iyi geceler''  
ne kadar güzel günlük tutuyormuşum ciddiyete bakar mısın :)

30 Mart 2012 Cuma

iyi ki iyi ki iyi ki de boğa burcuyum :)

Boğa ilgi duysa bile karşısındaki insana bunu belli etmesi oldukça uzun zaman alabilir.

Boğalar oldukça sabırlı insanlardır. O'nunla beraber olmak için, sabırlı ve sakin olmayı öğrenmek gerekir.

Boğa ile ilişk...ide genellikle inisiyatif kullanacak olan "karşı taraf" olmalıdır.

Bir Boğa birlikteliği başlatabilmek için, karşısındaki insanın açıkça O'nunla birlikte olmaktan zevk aldığını ifade etmesini bekler.

Bir restaurantta verilen randevu, ortamın ve yemeklerin hoş olması, ilk aşamanın kolay ve olumlu geçmesinde önemli rol oynar.

Evdeki buluşmalarda, güzel yemekler, değerli objeler, çiçekler ve mumlar, bir de romantik müzik, Boğa'nın derinden etkilenmesini sağlayacaktır.

Lükse ve maddi değerlere düşkün Boğa, kendisinin hiç bir şeyin aslında ona layık olmadığını hissettirildiğinde, uzun süreli bir ilişki için ikna olmaya başlar.

Kuvvetli iradesi ve saklı kalmış espri yeteneği ile Boğa'nın insana huzur veren bir yapısı vardır. Ancak belirsizlikler ve ani değişiklikler ilişkinin yara almasına neden olur.

Boğa bağlılığından ve sadakatinden hiç şüphe duyulmayacak bir partnerdir. Birlikte olduğu insanı her an her yerde kalbinden ve aklından çıkarmayan, aşkını ilk günki kadar taze tutabilen nadir burçlardan birisidir Boğa.

Boğa insanı aslında oldukça ihtiraslı ve duygusal bir yapıya sahiptir ve buna değer veren insanlarla beraberken dolu dolu yaşayabilir.
 

27 Mart 2012 Salı

daha fazla izlersem evlenicem biriyle.


bir özendim bir özendim ki anlatamam.. ne kadan güzel ya benimde bir eşim olsun bende böyle çocuk gibi oynıyım onunla dudağına koruyucu kremler süriyim süriyim :/  dizilerden nefret eden TV den nefret eden bir insan olarak bu dizide kendimi buldum o kadın ben olmalıydım! üü :(

Madam Curie - 21.Yüzyıl İlişkileri

Büyük bir dehaydı ve Nobel Ödülünü alan ilk kadındır.Sorgulamak onun doğasında vardı: “Canım kocacığım Pierre, söyle bakalım; o uranyum çubuklarını mı yoksa beni mi daha çok seviyorsun?”
gelelim asıl konuya’’ bütün kadınlar aynı’’ evet bebeğim hepimiz aynıyız facebookta moda sayfalarını beğeniriz internette moda blogları okuruz Google dan ayakkabı modellerine bakarız telefonla konuşurken en son aldığımız kıyafetleri arkadaşlarımıza anlatırız biz iletişim araçlarını böyle kullanırız!..tabii birde  bazı istisnalar hariç ben erkeksi kızların hormonlarında sorun olduğunu düşünüyorum yoksa bir kadın nasıl o rengarenk topukluları o mangoyu o cottonu nasıl sevmez? şu iki mağzayı bana verseler başka bişey istemem derim, dört ayakkabı öncesinde aynısını demiştim şu ayakkabıyı alıyım başka bişey istemem ama değil, istiyoruz.. bir de kıyaslamalar ‘’onu mu seviyorsun beni mi?’’ bu soruya bir sen deme bak ne oluyor o uranyum çubukları bir yerine girmiyor mu o zaman görürsün Pierre amca bey…
kadınlar sorgular sorar bir kere bu na alışacak erkek..   ‘’aşkım play stationumu daha çok seviyorsun beni mi?’’ bu sorunun olasılıkları ; eğer erkek play station derse kadında ki ilk tepki ‘anlayamadım’ olacaktır bu anlayamadım anlayamadığından değil sana ikinci bir şans veriyor açıkca sende ‘’ahahah sevgilim tabii şaka sensin benim tüm varlığım’’ dersen yırtarsın ama ikinci defa play station dersen güle güle sana canım… 21.yüzyılda yaşıyor olmamızdan dolayı bu soru türleri ve kıyaslamalar değişiyor.. okuduğum kitapda şöyle yazıyordu ''şıkların yerleri önemlidir'' mesela sınavlarda A) şıkkı genel olarak işaretlenir ilk A'yı okuyoruz çünkü.. kadın soru sorduğunda ''ben mi? o mu?'' derse laf olsun diye sen demiyecektir seni seçmek için iç güdüsel bi dürtü olacaktır :D pöf o kadar abartmıcam tamam :)
hem zaten ben seçtiğim erkeğe ''kitapların mı yoksa ben mi? yada o filmlerin mi yoksa ben mi? diye sorarsam onun cevabı da ''o kitapları sana okuduğumda, filmleride birlikte izlediğimizde anlam kazanıyor'' der.. aman Allahım kendi kendime hayaller kurup romantiklik de yaparmışım ben :D

26 Mart 2012 Pazartesi

1 KADIN 1 ERKEK

arkadaşlarım bana dedi ki böyle bi dizi var tam sensin yani sen evlenince kesin bu kadın gibi olursun diyorlar :))
TV izlemediğimden diziye youtubedan baktım gülmekten karnım kas oldu platese falan gerek kalmadı :D
ev botlarımız aynı ama renkler farklı, sonra evin içinde başına bağladığı bant aynı  nişanlısı sırnaşma falan diyor allahım beş dakkada bi sarılan insan olaraak teşis doğru bu kadar abartı değil tabii yani kısmen muhtemel olarak bu kadar olmam :)
işte link;
http://www.youtube.com/watch?v=0IuIcSSeGKk&feature=related

kendime küçük notlar vol 2 ;

önemli olan kendi değerini fark etmen,
 sana yeterince değer vermeyen bi adamla işin olmasın zaten..
hem kendine sen değer vermezsen başkası hiç değer vermez.

51,5 dan 52 aldım :)

                                                     ( Kilomdan Bahsediyorum :)

23 Mart 2012 Cuma

öyleyse mutluyum :)

Gece film sonrası bilgisayarımı kapatıp koltuğun üzerine koydum tekrar yatağa girdim uykum yok ! ahaa bu durumda ne yapabilirim dedim.. özlediğim arkadaşlarımı ziyaret ediyim gece gece!
O iş öle değil tabii J uzandım yatağıma, çıktım kendimden  önce bi üst kata bu katta oturanlar sürekli görültü yapaıp rahatsızlık veriyorlar yinede seviyoruz onları bunuda yazıyım da J hatta bloggerda kalmayıp  kocaman bi yazı yazıcam apartmanın girişene ; ‘’ kişisel matkaplaşmaya hayır, imza komşunuz’’
neyse çıktım ordan apartmanın çatısına baktım yukardan kendime, aştım duvarları.. kıvrılmış uyuma pozisyonunda yatıyorum.. astral seyahat diye bir şey var vücudunu bedeninden ayırıyorsun ruhunla istediğin her yere gidebiliyorsun hiç cesaret edemedim çünkü bu seyahat sırasında cinlilerle karşılaşabiliyormuşsun  ama teknik olarak biliyorum üzerinde sarı bir kıyafet olmalı ruhunun çıktığına konsantre oluyorsun ve bu işlemi gerçekleştirirsen birinci evrede tavanda ters dönüp bedenini görüyorsun hatta ruhun ayrıyken birisi bedenine dokunursa bu macera ölümle sonuçlanıyor..üzücü…hem zaten ben hayal gücümle mutluyum J düşünüyorum başladım uçmaya kendimi hava boşluğuna bırakıyorum sonra hop yere düşmeden durduruyorum harika bişey uykun yavaş yavaş gelmeye başladığında daha güzel oluyor…hiç bilmediğim yerlerede gidebilirim hiç açmadığım kitaplar gibi hiç bilmediğim yerler :) nereye gitsem diye düşündüm Maltepe taraflarına doğru gittim hazır ordayken Betül Arı’ya öpücük attım uyuyordu uyanık olsa ‘’böyle haraketlere gerek yok’’ diye delikanlılık yapardı bu arada bu kız hayatta beni en çok güldürebilen insan :D sonra ordan uçtum başka arkadaşlara sonra bitanesinin yanında yatarken uyuyakalmışım J uyandım yine düşündüm yürüyerek değilde uçarak ulaşımımızı sağlasaydık?  Monotonlaşırdı! yürümek gibi bişey olurdu…
empati kurdum.. uçabilen şeylerin bence hissettikleri, bak ;


 uyanınca paintte resimledim bunu insan değilde hayalet olarak, birde Betülcümün soyadından esinlenerek Arı yaptım :D

19 Mart 2012 Pazartesi

siz anlayamadığım insanlar

mesela insanlar eğlenceli olduğunda saygısız davnabileceklerini sanıyorlar..aslında sorun şu ki somutmayı ciddiyet olarak algılayan toplumdan başka ne beklenir,, düşün sert bakan hiç gülümsemeyen birini...hadi birde müdür olsun bu kişi,kim ona saygısız davranıp laubalilik yapabilir? kimse.. ama tebessüm et bir kaç espiri yap egonu uçan balona bağlayıp bırak,, nasıl değişiyor tavırları..bilmiyorum ki nasıl sağlamalı bu orantıyı?..şu bulunduğum 18 yaşımda kişilik karmaşasına girdim siz anlayamadığım insanlar yüzünden..

18 Mart 2012 Pazar

kendime küçük notlar, vol 1

 bunu artık öğrenmelisin.
 her şeyin basit olduğunu en azından olabileceğini kabul et ve çok fazla anlam yükleme.
 bu sefer değiş ama değişeceğini ona söyleme.

13 Mart 2012 Salı

şu mesele,

bazen diyorum şöyle birisi olsun bağlanıyım cidden hayat arkadaşım gibi olsun sonra diyorum ki amannn özgürlüğünün tadını çıkart bi gün zaten evleniceksin..mesela  sevgili olaylarına girince kız bir yere gidicektir ve sevgilisinden ''izin'' alması gerekir,, gözlemlerime göre şu şekilde oluyor;
+alo.. canım nasılsın?
- iyiyim bebeğim sen nasılsın ( bebeğim kelimesini söyleyen erkek pek yoktur heralde ama olsunlar!!! :D
+ ya şey dicektim hayatım kızlarla akşam oturucazda haber veriyim dedim..
sonra erkek izin verse bile akşam dakika başı mesaj atar arar o günü burnundan getirir...


ama şöylede bir şey var bunu da kendimden biliyorum ;
ortamda herkesin telefonu çalar mesajlaşır, sen böyle saftirik saftirik bakınırsın napsam ki dersin telefondan oyun oynarsın birine mesaj atarsın,, iş bu ya paso mesaj atan arkadaş o gün yüzüne bakmaz.. :/
                  #bazende seni özlüyorum olmayan adam gelsen artık diyorum.


10 Mart 2012 Cumartesi

sınıfta geçen diyaloglar :)

evet çocuklaaar şimdi havada giden taşıtlara kim örnek vermek ister?
berat ayağa kalakar ve ''kuşşşşş'' diye bağırır :)

hayatımda aldığım en yaratıcı soru şudur : ''öğretmenim bizim sümüğümüz gözümüze çıkıp orda çapak mı oluyoo '' :D  iyk iğrenç iğrenç :)

ö.faruk ve sarpın konuşmaları :
sarp- annanemin midesini patlatıcam
ö.faruk- neden patlatıcan
sarp- çünkü bana cepsiz pijama giydirmiş
ö.faruk- hani bakıyım (bakar inceler teşisi koyar ve ; he tamam patlat gitsin mideyi :D

5 Mart 2012 Pazartesi

yalnızım ama; sor bi neden diye!

 

güvenim zirvede, ohoo yeniliklere nasıl açığımdır, yaratıcılık desen deme bile nasıl gelişmiş, zaten hayat benim hayatım zaman benim zamanım, beyaz atlı  prens bekleme mod: on , acayip derece de sorululuk sahibiyimdir :)
 diyorum neden neden meğerse müthiş yalnızmışım :)

bütün insanlar aynı dilde güler :)


ama birisi O'na söylesin öyle güzel gülmesin.

Karnabahar

küçükken  hiç sevmezdim belkide annem karnıbahar dediği için :)
- bugün ne yiyoruz anne
+ karnıbahar..
küçükken küçüklüğüme inemiyodum kelimelerin dibine gidiyodum bence ondan, sanki baharın karnını yiyomuşum gibi gelirdi va hatta yemezdim işte, düşününce aptal bi çocuk değildim bakar mısın göbeğe benzemiyor mu sanki :) .. herkes ''bahar gelsin bahar gelsin artık'' diye yakınırken etrafımda, ben nasıl olurda onun karnını yerdim!? yersek bahar hiç gelmezdi ki.. ölürdü,, benim karnımı birisi yese ölürdüm mesela.. az önce öğle yemeğimin haşlanmış yoğurtlu karnabahar olması gülümsetti beni indim çocukluğuma konuştum kendimle oh be :)

büyüdüm bi baktım ki ne karınmış ne bahar  :)